© Malatya Objektif

Mirac Kandlinde Neler Yapmalıyız..

Miraç Gecesi, feyiz ve bereketin bol olduğu bir gecedir. Miraç gecesi bir yükseliş gecesi, bütün süfli ve edna duygulardan, beşerî hislerden tertemiz bir kulluğa, en yüce mertebeye yükselişin zirve yaptığı bir gecedir. Miraç Gecesi, şirk dışında bütün günahların affolunacağına dair beratın alındığı gecedir.

Peygamber Efendimizin semaya yükseldiği Miraç hadisesi, bu gece idrak edilecek

Miraç Gecesi, Cenab-ı Hak'ın daveti üzerine, Hazreti Muhammed'in Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, ilâhî huzura yükseldiği ve birtakım müjdelerle ümmetine döndüğü gecedir.

 

Miraç Gecesi, feyiz ve bereketin bol olduğu bir gecedir. Miraç gecesi bir yükseliş gecesi, bütün süfli ve edna duygulardan, beşerî hislerden tertemiz bir kulluğa, en yüce mertebeye yükselişin zirve yaptığı bir gecedir. Miraç Gecesi, şirk dışında bütün günahların affolunacağına dair beratın alındığı gecedir.

Miraç Gecesi, Peygamber Efendimizin (Sallallahu Aleyhi Vesellem), "gözümün nuru" dediği beş vakit namazın, ümmetine hediye edildiği gecedir. Miraç Gecesi, Bakara Suresinin son ayetlerinin ve bu ayetlerin getirdiği müjdelerin verildiği bir gecedir.

Peygamber Efendimizin (Sallalahu Aleyhi Vesellem), Allah’a davet yolunda en büyük destekçilerinden olan Hazreti Hatice (Radiyallahu Anh) annemizi ve müşriklerin saldırılarına karşı iyi bir koruyucu olan amcası Ebu Talip’i kaybettiği, Taif’e davet için gittiğinde beldenin ileri gelenlerinin kışkırtmasıyla ayak takımının eziyetlerine katlandığı bir meşakkat dönemine denk gelir. Âlemlerin Rabbi olan Allah, tüm bu ağır imtihan sürecinde Hazreti Peygamberi hem teselli etmek hem de azim ve kararlılığını yenilemek için İsra ve Miraç ile mucizelerini göstermiştir.  Hazreti peygambere, hiç üzülmemesini, bu dinin sahibinin Allah olduğundan şüphe etmemesini ve O’na tevekkül ederek davasını sürdürmesini mucizeyle desteklemiştir.

Miraç mucizesinin bir bölümünün Kudüs ve Mescid-i Aksa’da olması, ayette de belirtildiği gibi Mescid-i Aksa'nın faziletine delalettir. Rabbimiz, Mescid-i Aksa'nın etrafını bereketli ve mübarek kıldığını haber vermektedir. Bugün bu mübarek belde siyonistlerin işgali altındadır ve kendisini bu işgalden kurtaracak Ömer ve Selahaddinlerin yolunu gözlemektedir.

Sevgili Peygamberimiz (sas) Miraçtan bize üç büyük hediyeyle dönmüştür. Birincisi, günde beş defa Rabbimizle buluşma imkânı veren "müminin miracı" namazdır. Mümin namaz ibadetiyle sadece O'nun huzurunda eğilir, sadece O'na secde eder, sadece O'na ibadet eder ve sadece O'ndan yardım diler. Namazla mümin kişiliğine ve kimliğine kavuşur. Tevhid ve vahdetin müşahhas hâli namaz sayesinde müminler sadece beden ve ruh bütünlüğünü değil, aynı zamanda akıl ve kalp bütünlüğünü, zihin ve gönül birlikteliğini gerçekleştirir.

İkincisi, Bakara Suresinin son ayetleridir ki burada Rabbimiz bizlere yüksek sorumluluklarımızı ve zaaflarımızı birlikte hatırlatmaktadır. Her sorumluluk bir emanettir ve emaneti omuzlarında taşıyan her insan, her türlü kin ve öfkeden, haset ve kıskançlıktan, gurur ve kibirden uzak durarak bütün insanlara hatta bütün mahlûkata karşı merhametli, mütevazı ve alçak gönüllü olmak zorundadır. Zira Peygamber Efendimizin ifadesiyle tevazu yüceltir, kibir düşürür, gurur aldatır, haset bitirir. Nefsimizin ölümcül zaafları bizi her türlü miraçtan, yüceliş ve yükselişten alıkoyar.

Üçüncüsü ise tevhid inancına sahip olan herkesin ebedi kurtuluşa ereceği müjdesidir. Tevhid İslâm'ın en temel ilkesi, Kur'an ve Sünnetin ruhu, bütün peygamberlerin gönderilişi gayesidir. Tevhid ilkesinden üç temel esas ortaya çıkar: Selâm, eman ve vahdet yani barış, güven ve birlik. İslâm-selâm ilişkisi, iman-eman ilişkisi ve tevhid-vahdet ilişkisi doğru kurulamadan bir toplumun İslâm toplumu olması mümkün değildir."

Son aylarda bütün insanlık olarak geçirmiş olduğumuz büyük imtihanlar, Peygamber Efendimizin (Sallallahu aleyhi Vesellem) bütün insanlık için sunmuş olduğu kurtuluş reçetesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Onun, bizler için çizmiş olduğu hudutları aştığımızda başımıza gelen bela ve musibetlerin ardı arkası kesilmemiştir. İnsanlık ne zaman onun çizmiş olduğu çizgide yürümüşse kurtuluşa ermiş, ne zaman da bu çizgiden sapmışsa iflah olmamıştır.

Bu mübarek gece vesileyle, küresel bir tehlikeye dönüşen ve henüz tedavisi bulunamadığı için binlerce kişinin ölümüne sebep olan yeni tip Corona virüs salgınına karşı hep birlikte mücadele edilmelidir. Zira temizliği imanın yarısı sayan dinimiz, insan hayatını ve sağlığını her şeyin üstünde tutmaktadır. Bu sebeple yetkili organların ilân ettikleri tedbirlere uymak hepimizin en temel görevi olmalıdır.

Bunun yanı sıra içinde bulunduğumuz bu imtihan günlerinde teenniyle hareket ederek ellerimizi Yüce Rabbimizin engin merhametine açıp İslam âlemi ve tüm insanlık için sabırla ve namazla O’ndan yardım istemeliyiz. Bilmeliyiz ki dünyevî her zorluğun ve sıkıntının anahtarı Rabbimizin kudret elindedir. Hiç şüphesiz “Allah, en iyi koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir.”

"Miraç Kandili evlerde aile ile birlikte gerektiği şekilde ihya edilmeli"

Bütün dünyayı etkisi altına alan ve binlerce insanın hayatına mal olan Corona virüs (Covid-19) salgınının Türkiye'de de etkisini göstermesi sebebiyle camilerde Miraç Kandili ile ilgili bir etkinlik yapılamayacağından bu gece evlerde şu şekilde ihya edilebilir.

1. Kur'an-ı Kerim okuyarak kalbimizi ve gecemizi ihya etmek.

2. Cevşen'ül Kebir okumak, peygamberimize sık sık salavat getirmek.

3. Aile bireyleriyle birlikte günün anlam ve önemiyle ilgili aile sohbeti yapmak.

4. Geçmiş günlerimiz hakkında kendimizi hesaba çekerek iç muhasebe yapmak.

5. Günahlarımızın bağışlanması için Allah'tan çokça af dilemek.

6. Hastalarımız için dua etmek; yoksulları, öksüz ve yetimleri sevindirmek.

7. Eş, dost ve yakınlarımızla uzaktan da olsa hal ve hatırlarını sorup kandillerini tebrik etmek.

8. İslam coğrafyasında zalimlerin zulmüne maruz kalmış kardeşlerimizin kurtuluşu için dua etmek vb. dilek temennilerle gecemizi en hayırlı şekilde ihya edebiliriz.

Bugün biz müminlere düşen, miracı sadece Sevgili Peygamberimizin bir hatıratı, bir tarihi vakıa olarak okumak olmamalıdır. İslam'ın en temel gayesi insanı esfeli safilinden yani aşağıların aşağısından alayı illiyine yani yüceler yücesine çıkarmaktır. Unutmayalım ki bugün hem İslâm âlemi hem de insanlık olarak insanı yüceltecek ve yükseltecek miraç değerlerine her zamankinden daha fazla muhtacız. (İLKHA)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER