Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi tarafından 'Kara Gece 15 Temmuz ve Sonrası' konferans programı düzenlendi. Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ercan Turan, Genel Sekreter Yardımcıları, Daire Başkanları ile çok sayıda vatandaş katıldı. Yoğun katılımdan dolayı memnuniyetini dile getiren Güvenlik Uzmanı Mete Yarar, programın düzenlenmesinden dolayı başta Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır olmak üzere Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı ve tüm yöneticilere çok teşekkür ettiğini kaydetti. 15 Temmuz’da ve terörle mücadelede 20 yaşındaki delikanlıların vatan için hayatlarını feda ettiğini belirten Yarar, “Bundan dolayı bizim gibi artık belli yaşa gelmiş insanların onlardan çok daha fazla emek ve belki de çok daha fazla şey yapmaları gerekir. Ben bu görüşteyim ve bunun için elimden gelen tüm gayreti zaman ve mekan tanımadan yapmaya çalışıyorum” diye konuştu. "Dünya tarihinde herkese örnek bir demokrasi mücadelesidir” 15 Temmuz ile ilgili bir kitap çalışması yaptığını anlatan Yarar, şöyle konuştu: “Televizyonlarda veya başka yerlerde yüzde 1’ini anlatabildik. Yazdığım kitap yaklaşık 400 sayfalık bir kitap. Dedik ki yazmadığımız ne kadar şey var; düşündüm, taşındım dedim herhalde bir 40 bin sayfa yazabiliriz. 40 bin sayfa yazsak 15 Temmuz gecesini bitiremeyiz. Her bir kahramanlık hikayesini yazmaya çalışsak inanın her birine 1 kitap yazarız. O gece yurt dışı kaynaklı bazı yayınlarda Türk toplumu G-3 Piyade Tüfeği mermisinin ne olduğunu bilmez. Bırakın tankın karşısında direnmeyi G-3 mermisi karşısında bile yere yatar, bir daha yerden kalkmaz diye yayınlar yapıldı. Sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinde hocalar cuma namazına bile gitmez; çünkü hep cuma günleri olur bu darbeler; sabah namazını kılmaya bile gitmezler diye yayınlar yapıldı. Ama o gece bu toplum askeriyle polisiyle ama özellikle halkıyla G-3 Piyade Tüfeği mermisini bırakın tank topu mermisine, havadan atılan uçakların attığı en ağır hasarı verecek olan füzeler karşı bile geri çekilmedi. Bu, bu ülkenin bir vatandaşı olarak o kadar beni gururlandırdı ki bizi gururlandırdı ve başka ülkeleri de şöyle bir olaya sevk etti. biz bu adamlarla nasıl uğraşacağız, nasıl yeneceğiz ve nasıl dize getireceğiz? Şimdi bu sorunun cevabını arıyorlar. Ankara Emniyet Genel Müdürlüğünün önünde o gece önce zırhlı araçlarla birkaç asker geliyor. Oradaki halkın üzerine önce G-3 Piyade Tüfekleriyle ateş açıyorlar. O esnada gelen kalabalık 500-600 civarı kişiden oluşuyor. Daha darbe olduğu çok net anlaşılmamış saatlerde. Henüz Sayın Cumhurbaşkanı açıklama yapmamış. Ama bir hareketlenme olduğu yavaş yavaş anlaşılmaya başlanmış. Normalde G-3 Piyade Tüfekleriyle ateş açıldığında; insanlar yaralanmalar gördüğünde başka kalabalık gitmez değil mi? Kalabalık 10 bin kişi oluyor. Arkasından bu sefer tankların üzerindeki ağır silahlarla ateş etmeye başlıyorlar; kalabalık 25 bin kişi oluyor. Arkasından helikopterin üzerindeki topla ateş etmeye başlıyorlar, kalabalığın sayısı artıyor. İşte en son hepinizin gördüğü televizyonlarda çok da sahnesini gördüğünüz o büyük patlama ve o büyük alev topu yapıyor, sayı 100 bin oluyor. İşte bu imandır. İsterseniz Allah sevgisi, Allah’ın vermiş olduğu iman deyin isterseniz vatan sevgisi deyin, isterseniz demokrasi aşığı deyin; ne derseniz deyin, bir insan ölümüne eğer sayısını artırabiliyorsa işte bence işin başarıldığı yer odur. Bir ülkenin teslim olmayacağının anlaşılacağı yer, rüştünü ispatlayacağı yer; 1 kişi öldüğünde 1000 kişinin doğduğu yerdir. 15 Temmuz gecesinde 241 kişi şehit oldu; 78 milyon, millet olduğunu hatırladı. 241 şehidimizin bize vermiş olduğu bir emanetin nasıl bir emanet olduğunu hepimizin hatırlaması gerekiyor, her gece hatırlayarak uyumamız gerekiyor. 15 Temmuz, bırakın bizim tarihimizi, Sayın Cumhurbaşkanının Birleşmiş Milletlerde söylediği gibi dünya tarihinde herkese örnek bir demokrasi mücadelesidir.” "Bu, 100 yıllık bir mücadele" 15 Temmuz’un bir gecede olmadığının altını çizen Mete Yarar, “Bundan sonra yaşanacaklar da 15 temmuzdan sonra olmayacak. Bir devam eden sürecin içinde olacak. Bu devam eden süreci sakın 2003’ten filan başlatmayın. 90’lardan filan başlatmayın. Bu, 100 yıllık bir mücadele. 100 yıldan beri bu topraklar bizlerin yaşamaması için verilen mücadelenin bir parçası ve devamı. 1990’ların ortasında Avrupa’nın göbeğinde 300 bin Müslümanın nasıl katledildiğini görmezsek bugün başımıza geleceklerin neden olduğunu da anlayamayız. Ben Bosna’yı, Suriye’yi, Irak’ı gördüm. Savaş ortamında da gördüm, iç savaş ortamında da gördüm, düzgün zamanlarını da gördüm” diye konuştu. Yarar, konuşmasının devamında şunlara değindi: “Bu ülke dalgakıranlarını yapmak zorunda. Türkiye’nin darbe konuşmaktan çok dalgakıran yapmaya ihtiyacı var. Yani kim sizinle ilgili bizimle ilgili plan yapmaya kalktığında toplum buna müsaade etmeyecek. Nasıl müsaade etmeyecek? Liyakatli insanların, işinin ehli insanların ve işini yaparken insan ayırmayan insanları belli yerlere getirerek. Bu ülkenin dalgakıranı vatandaş olmaktır. Hepimiz vatandaş olacağız. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmanın gereği neyse onu yapacağız. Dedim ya Ömer Halisdemir’in adını ezberlediniz ve gerekli olan değeri, onuru ona verdiniz.” Konferansın sonunda soruları da cevaplandıran Yarar, kendisine yönelik suikast girişimini anlattı. Yarar, basit bir alacak meselesi üzerinden esasında kendisine yönelik bir itibar suikastı düzenlendiğini belirtti. Programın sonunda Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ercan Turan tarafından Mete Yarar’a kayısı paketi hediye edildi. Ayrıca, Yarar, konferans sonunda kitaplarını imzaladı. Konferans programı esnasında 15 Temmuz Milli İrade Fotoğraf Sergisi de düzenlendi. |
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.