Diyarbakır’da gazeteci olmak
…Terör olaylarının, sokağa çıkma yasaklarının olduğu Diyarbakır’da çatışmaların içinde gazetecilik yapmak… Bir bakıma kelle koltukta bir şekilde mesleği icra etmek… Söz konusu durumu ‘mesleğe duyulan sevgi’ olarak nitelendiren ve Diyarbakır’da gazetecilik yapan Sait Bayram, Sur’da vızır vızır geçen kurşunların altında gazetecilik yaptıklarını, normal bir hayatın ne demek olduğunu neredeyse bilmediklerini, artık ölüm haber yapmak istemediklerini ve bölge halkının da artık bu durumdan bıktığını söyledi.
Aylardır devam eden çatışmalar sadece bölgede bulunan halkı değil, söz konusu yerlerde gazetecilik mesleğini icra eden basın mensuplarını da etkiliyor. Türkiye’nin ocağına ateş düşüren şehit haberleri medya üzerinden takip edildiğinde bile iç sızlatırken, çatışma bölgelerinde bulunan gazeteciler bu durumu birebir yaşıyorlar. Şehitlerin verilmesi, insanların ölmesi; kazılan hendekler, bomba düzenekleri gibi durumların yaşandığı bu yerlerde, bu tehlikeli ortamlarda bulunan gazeteciler, yine de işlerinden taviz vermeyip gazeteciliği severek yaptıklarını belirtiyorlar. Bu gazetecilerden biri de Diyarbakır’da, çatışma bölgesinde yerel bir gazetede mesleğini icra eden Sait Bayram…
“İSTİHBARAT KONUSUNDA SIKINTI YAŞIYORUZ”
Diyarbakır’da mesleği icra etmenin sıkıntılı olduğunu belirten Gazeteci Sait Bayram, “21 yıldır gazeteciyim. Sürekli Diyarbakır’daydım. Ulusalcıların temsilciliklerini yaptık, programcılık yaptık burada. Diyarbakır’da zaman zaman sıkıntılı oluyor bu meslek. Özellikle istihbarat konusunda ve bilgiye ulaşma noktasında sıkıntılar yaşayabiliyoruz” diye konuştu.
“ÇATIŞMA BÖLGESİNE GİRMEMİZ YASAK”
Diyarbakır’da yaşanan sokağa çıkma yasağından dolayı söz konusu bölgelere giremediklerini ifade eden Bayram, “Gazeteci olarak çatışma bölgelerine giremiyoruz tabi. Genelde alınanlar da ajans ve dışarıdan gelen ulusal basın oluyor. Onlar da Emniyet Genel Müdürlüğü’nün özel izniyle gidiyorlar çatışma bölgesine. Yerel olarak biz oraya giremiyoruz; yasak. Genelde ajanslardan Sur’u takip etmeye çalışıyoruz. Yine gözlemlerimiz ve halktan duyduğumuz bilgilerle haber yapabiliyoruz” ifadelerine yer verdi.
“BAŞKA YERDE GAZETECİLİK YAPAMAYIZ”
Zaman zaman çatışmaların içinde kalmalarına ve neredeyse kelle koltukta bir şekilde yaşamalarına rağmen yine de gazetecilik yapmaya devam eden gazetecilerin bu durumu ile ilgili de konuşan Gazeteci Sait Bayram, bunun meslek aşkından geldiğini ifade ederek, “Biz 90’lı yıllarda gazetecilik yapmaya başladık. Neredeyse 22. yıla gireceğiz. Olağanüstü hal ilan edildiğinden bu yana burada görev yaptık. Mesleği severek yaptığımız için bize pek sıkıntılı ve zor gelmiyor bize. Hani buradan çıkıp gidip başka yerde gazetecilik yapmak bizim için imkansız. Çünkü buradaki o ortama alıştık bir kere. Gençliğimiz de çocukluğumuz da hep burada geçti” sözlerini kaydetti.
“YANI BAŞIMIZDA KAFASINA SIKIP ÖLDÜRDÜLER”
“Sizi çok etkileyen bir olay oldu mu?” sorusuna cevap veren Sait Bayram, “Aslında çok var ama hangi birini söyleyeyim. Yanı başımızda kafasına sıkılıp öldürülen insanlar mı, evinizden çıktığınız zaman karşınızda namlu tutanlarla karşılaşmak mı; Hizbullah dönemi ile ilgili toplu mezarlar için gitmeniz ve orada haber yaparken dayak yemeniz mi; hangi birini anlatayım? Yani öyle çok şey yaşandı ki bu 22 yılda. Bir anlamda hiç normal bir sürece tanıklık etmedik. Hep anormal süreçlere tanıklık ettik. Sıkıyönetim dönemi, ondan sonra olağanüstü hal dönemi, 90’lı yıllarda faili meçhuller… Aynı şekilde normalleşmeye doğru giden bir süreç vardı. Ama maalesef nisan ayından itibaren tekrar yerini çatışmalar aldı. Kısaca çok sayıda hatıramız var. Mesela 90’lı yıllarda evden çıkıp ofise giderken hemen yanı başımızda birisinin kafasına tek el ateş edilip öldürülmesi var. Ya da ne bileyim Sur’dan geçerken kurşunların başınızın üzerinden vızır vızır geçmesi var. Yani çok şey yaşanıyor burada ” dedi.
BÖLGE HALKI ‘HUZUR’ İSTİYOR
Son olarak çatışmaların yaşandığı bu bölge ile ilgili düşüncelerini ve temennilerini anlatan Sait Bayram, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bölgenin, herkesin, bütün halkın istediği şey, bir an önce çatışmaların sona ermesi ve hayatın normalleşmesi. İnanın, normal bir hayatın nasıl olduğunu bilmiyorum. Yaşım 43. Mesela Batı’ya gittiğimiz zaman, ya da anormal bir durumun olmadığı bir yere gittiğiniz zaman kendimizi orada bir yabancı gibi görüyoruz. ‘Hayat bu mudur?’ diyorsunuz kendi kendinize. Ben 7 yaşımda sıkıyönetimle yanıştım. 14 yaşında olağanüstü halle tanıştım. Gençliğimde faili meçhuller, olaylar vardı. 2000’li yıllarda normalleşme vardı ama çatışmalar yine vardı. Yani normalleşmenin ne demek olduğunu gerçekten bilmiyoruz. İnanın beni Bursa’ya, İzmir’e götürün, ‘orada yaşayın’ deyin, ben adaptasyon sorunu yaşarım. Oradaki yaşamla buradaki yaşam çok farklı. Acilen bir barış sürecinin hayata geçirilmesi noktasında büyük bir istek var. Siz HDP’nin burada çok oy almasına bakmayın. HDP’nin burada çok fazla oy alması, bölge halkının gerçekten HDP’li olduğunu göstermiyor. Halk bıkmış durumda. Özellikle bu hendek olayları, çatışmalar vs. Gerçekten çok bıktı halk. ‘Bir dokun bin ah işit’ misali. Biz artık ölüm haberi yapmak istemiyoruz. Çatışmaları haber yapmak istemiyoruz. Düne kadar, insanlar sessizdi tedirginlikten, korkudan dolayı ama artık insanlar sesli düşünüyor. Ciddi anlamda bir serzeniş, bir isyan var burada terör örgütüne karşı…”Kaynak.Busabah gazetesi
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.