Tarımsal Üretimde Marka Şehir Olabiliriz
Evliya Çelebi Seyahatname’sinde, Malatya’nın tahıl ürünlerini, meyve ve sebzelerini övgülerle anlatıyor.
Kayısıdan, seksen türlü sulu armudundan bahsediyor. Elmasından, kirazından, üzümünden bahsediyor. Bağlarımızdan ve sebzelerimizin bolluğundan, lezzetinden bahsediyor. Ekseriyetle insanların, bahçeleri ile uğraştıklarından bahsediyor.
Malatya’nın bu doğal zenginliği maalesef ekonomik zenginliğe yeterince yansımıyor. Bu potansiyeli değerlendirmemiz, ekonomimize yansıyacak hamleler yaparak geliştirmemiz gerekiyor. En başta kaliteli, organik ürünler üretebiliyor sonra da bu ürünleri ciddi bir şekilde pazarlayabiliyor olmamız gerekiyor. Meyve ve sebzelerin yaş olarak değerlendirilmesi kadar endüstriyel ve katma değeri yüksek ürünler olarak pazarlanabiliyor olması da gerekiyor. Bu üretimi sağlayacak tüm unsurlar Malatya’da mevcut. Tarımsal üretimde marka şehir olabiliriz. Toprağımızın ve su kaynaklarımızın zenginliğinin farkında olmamız ve buna uygun üretim yöntemleri geliştirmemiz bu anlamda yeterli olacaktır.
TARIMDAKİ POTANSİYELİMİZİ ENTEGRE ÜRETİME DÖNÜŞTÜRMELİYİZ
Hollanda binlerce yıldır deniz seviyesinin altındaki üretim alanları ile mücadelesinden başarıyla çıkmış durumda. Biz ülke olarak Hollanda’dan 20 kat büyük olmamıza rağmen, Hollanda bizden 4 kat fazla tarım ve hayvancılık ihracatı yapıyor. Hollanda denizin üzerine tarım alanları oluşturarak bunu başarıyor. Biz ise mevcut alanlarımızı yeterince değerlendiremiyoruz. Malatya’da toprak varlığımızın %40 a yakını tarım yapılabilir alandır. Su ve ekolojik tarım alanları bakımından zengin bir kentiz. Kayısı gibi bir ürünün başkenti durumundayız. Malatya, tahıl üretiminde de önemli bir potansiyele sahiptir. Ovalarımız adeta tahıl ambarı durumundadır. Turunçgiller hariç meyve ve sebzecilik bakımından önemli bir merkez konumundayız. Hatta bazı endemik bitki türlerine sahibiz. Tüm bunların yanı sıra tarımsal üretim anlamında önemli bir bilgi birikimine sahibiz.
Bizim Kurucaova’da yetişen fasulyemiz, biberimiz ve lahanamız (nahnamız), Battalgazi’de üretilen sebzelerimiz, Doğanşehir’de yetişen elmamız eşsizdir. Akçadağ’ın Hocamız Armudu, Yeşilyurt’un Dalbastı kirazı, Pütürge’nin üzüm ve elması, Arapgir’in dünyaca ünlü üzümü, Hekimhan’ın cevizi, Arguvan’ın kavunu, Doğanyol’un narı, Kale’nin çileği, Yazıhan’ın tahıl ve kavunu ile daha nicesi… Saymakla bitmeyecek ürünlerin en lezzetli halini Malatya’da bulmak mümkündür.
SERACILIK YAPILABİLİR
Malatya bitkisel üretimdeki, meyve sebzecilikteki potansiyelini iyi değerlendirmelidir. Bunu ancak bilinçli üretim yolları ve ürünlere dönük sanayi altyapısı geliştirerek gerçekleştirebiliriz. Bugün kayısı ve kayısı çekirdeği birçok endüstriyel üründe ham ya da ara madde olarak kullanılıyor. Tüm bu potansiyeli iyi değerlendirmeliyiz.
Malatya iklimsel olarak yılın önemli bir kısmında seracılık yapmaya müsait bir şehirdir. Buna rağmen seracılık noktasında henüz bir adım atmış olmamamız büyük bir eksikliktir. Malatya’da son yıllarda özellikle Akçadağ civarında büyük ve küçük baş hayvan çiftliklerinde önemli artış oldu. Bu çiftliklerden çıkan gübreyi kullanarak biyogaz üretmek ve bunu da seracılıkta kullanmak mümkün olabilir. Böylelikle hem hayvancılık teşvik edilmiş olur hem de hayvan gübresi enerjiye dönüştürülerek buradan elde edilen enerjiyle seracılık yapılmış olur.
Malatya, barajları ve zengin su kaynakları sayesinde çok önemli bir balık üretim tesisine dönüşebilir. Fakat bu noktada da ciddi eksiklikler göze çarpmaktadır. Yanı başımızdaki Elazığ’ın özellikle alabalık üretiminde ciddi mesafe kat etmiş olması Malatya’nın da bu potansiyelini rahatlıkla değerlendirebileceğine dair ciddi işaretler vermektedir. Özellikle Kale, Doğanşehir ve Darende balık üretimi noktasında önemli bir potansiyel barındırmaktadır. Bu konunun da ciddiyetle üzerinde durulmalıdır.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.