Tıp merkezi kanseri tedavi edebilecek

Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi (TÖTM) bir ilke daha imza attı. Tıp merkezi, Türkiye’de sekiz tane bulunan kanser teşhis ve tedavisinde kullanılan tomoterapi cihazının dokuzuncusunu bünyesine katan ilk devlet üniversite hastanesi olma özelliğini elde etti.

“HEM TANI HEM TEDAVİ”

İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Radyasyon Onkoloji Servisine alınan Tomoterapi cihazının hizmete girmesi münasebetiyle bir tören düzenlendi.  Açılış kurdelesinin kesilmesinden sonra, protokol üyeleri ve diğer davetlilere hizmete giren Tomoterapi cihazı hakkında bilgi verildi. Kanser tedavileriyle ilgili çalışmaların anlatıldığı programa geçildi. Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezindeki program, Turgut Özal Tıp Merkezinin tanıtıldığı sinevizyon gösterisiyle başladı. Programda, “Hem Tanı Hem Tedavi” ifadesi, Turgut Özal Tıp Merkezinin kanser konusundaki yeni konseptini en iyi biçimde yansıtan spot cümle oldu.

ŞAHİN: YALNIZ TÜRKİYE’NİN DEĞİL

Malatya Valisi Vasip Şahin, tıp merkezinin yalnızca Türkiye’nin değil Ortadoğu’nun ve Orta Asya’nın da umudu olduğunu belirtti. Şahin, “Her yerde Malatya’da turizmin çeşitliliğini sayarken sağlık turizmini de en başa koyarak bu hastanenin nakil bölümüyle kanser araştırma ve tedavilerinde ve diğer bölümleriyle tüm bölgeye hizmet edebilecek Ortadoğu Orta Asya ve belki Balkanlar’dan da sağlık turisti çekebilecektir. Amacımız gönlümüz, aklımız, kalbimiz ve bütün emeğimiz insanlığa açılabilsin, TÖTM yapabilecek durumdadır. Valilik ve şehir olarak her zaman yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

ASLAN: ÜNİVERSİTE HASTANELERİNDE TEK

TÖTM Başhekimi Mehmet Aslan, TÖTM’ün kendini geliştirmeye ve yeniliklerine yenilerini katmaya devam ettiğini belirterek, “TÖTM, bünyesinde barındırdığı yenilikçi kadro, insanı merkezli hizmet anlayışı ve bugün gelinen noktada sürekli takip edilen bir sağlık devine dönüşmüştür. Yaşadığımız coğrafyada yalnız bir şehrin değil şehirlerin umudu olmak gibi bir misyona sahiptir. Bu vesileyle olaylara günü birlik bakmadığımızı, kurumsal kapasiteyi sürekli artırarak yolumuza devam ettiğimizi, buna dair riskler aldığımızı ve yatırımlar yaptığımızı ifade etmek istiyorum. Hizmete almış olduğumuz Tomoterapi cihazı Türkiye’deki dokuzuncu cihaz. Sağlık Bakanlığı’nda altı cihaz, özel sektörde iki cihaz ve üniversite hastanelerindeki ilk cihaz olma özelliğine sahip. Cihazın maliyeti yaklaşık olarak yedi buçuk milyon lira. Hastanemiz son bir yıl içerisinde kanser tedavisinde kullanılan PET/CT cihazı ve Tomoterapi cihazına yaptığımız yatırım 11 milyon lira. Türkiye’nin bir başarısı olarak markalaşan TÖTM, organ nakillerinin yanında artık bir kanser tedavi merkezi olma özeliğini de taşıyor. TÖTM’ü bu başarıya taşıyan tüm personelimize teşekkür ediyorum. Ekip olarak küçük dokunuşlarla değiştirilebilir bir hayat kalitesinin olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede dokunduğumuz her hayatın değerli olduğunun bilincindeyiz. Şundan emin olun ki bizim bütün çalışmalarımız her şeyin daha iyi ve daha sağlıklı olması içindir” diye konuştu.

ÖZGEN: TESADÜF DEĞİL PLANLAMA

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ünsal Özgen, Dünya’ya bir daha gelse yine Çocuk Hematoloji Uzmanı olmak istediği aktararak, şunları bildirdi: “Üniversite sınavına ilk girdiğimde parmağımı kesip kanımı görüp bayılmıştım. Hematolog olacağımı hiç düşünmezdim. Bir çocuğun gözündeki ışıltıyı görmek, ağır geçen bir tedaviden sonra o çocukların size gülümsediğini görmek ve size doktor amca demeleri her şeye değer. Ben bundan dolayı çok mutluyum. Böyle bir kurumda da bu hizmetin içerisinde bulunmaktan onur duyuyorum. İkinci görevim tıp fakültesi dekanlığı. İdari görev bana göre gelip geçicidir. Ancak inandım ki idari olarak ta bu çorbada tuzumuz olabilir. İdare çok önemli. Büyük yatırımlar yapılıyor, tepeden tırnağa bakış açısı çok önemli. Bu anlamda İnönü Üniversitesi tematik alanlar belirledi. Birincisi organ nakliydi. Acaba tesadüf müydü, hayır değildi. On yıl önce o yılın şartlarında ülkemizin organ nakline ihtiyacı vardı. Nakiller çok az yerde son derece zor şartlarda yapılıyordu ve geliştirilmesi gerekiyordu. Biz bunu önceden fark ettik ve hakikaten bu konuda hem insan hem de altyapı yatırımı yaptık ve halende yapmaya devam ediyoruz. Bugün organ naklinde dünya ikinciyiz ve hedefimiz birinci olmak. İkinci tematik alanımızı belirledik o da kanser. Bu da rastgele belirlenmiş bir tematik alan değil. Dünyanın bugün ve gelecekte artarak daha fazla insanı etkileyecek olan tehditlerinden biri olan kanserdir. Her iki alanda bir özellik taşıyor o da takım çalışması. Artık fert işi bitmiştir. Büyük projeler takımla olur. Bizim çok kıymetli bir takımız var. 220 civarında öğretim üyemiz var ama bunlar iki bin kişilik ordu gibiler. Her birisi on kişilik çalışıyor. Hepsine huzurlarınızda teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.”

KIZILAY: KANSER İKİYE KATLADI

TÖTM Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Dünya’da son otuz yılda kanserin iki katına çıktığını söyleyerek, “2030’a kadar kanserin tekrar iki katına çıkması bekleniyor. Bu çok önemli bir artış. Gelişmiş ülkelerde gerek cerrahi gerek medikal onkoloji gerek radyoterapiyle kanser ölüme daha az yol açan bir hastalık haline gelmeye başladı. Amerikan Kanser Araştırma Derneği (AACR) 2015 yılı için kanserden kaynaklanan ölümleri yarı yarıya azaltma hedefi koydu. Bu kanserde dünyanın geldiği bilimsel noktayı göstermekte. Bizde ülkemizde bu anlamda çok iyi durumdayız. Çok iyi medikal onkologlarımız, radyasyon onkologlarımız ve cerrahlarımız yetişmekte. Bir kanser cerrahı on yılda yetişiyor. Önce bir uzman olacak uzmanlıktan sonra on yıl kanser ameliyatları ile uğraşacak, hastaları takip edecek ki ona kanser cerrahı diyebilelim. Çünkü kanser sadece güzel ameliyat yapmak değil. On yıl sonra neyi öğreniyor kanser cerrahı? Hangi hastayı ameliyat edip hangisini etmeyeceğini öğreniyor. Yani bu süreçte ameliyat yapılmayacak hastaları da belirleyebiliyor” dedi.

ÜÇ KİŞİDEN BİRİ KANSERDEN ÖLECEK

İnsanların yaşlanmaya doğru her 3-4 kişiden birinin kanserden öleceğini anlatan Kızılay, “Kanser tedavi sürecinde ekip çalışması çok önemli. Bizde hastanemizde 15 yıldır onkoloji konseyi yapıyoruz. Şimdiye kadar binlerce kanserli hasta ameliyatı yaptık. Son üç gün içerisinde Kulak Burun Boğaz Kliniğinde dokuz tane tümör hastasının ameliyatını yaptık. Bu hastaların yarıdan fazlası ilimizin dışından gelmekte. Hastanemizin kanserde geldiği nokta bu. Ülkemizin dört bir yanından Hastanemize kanserli hasta gelmekte ve tedavileri başarıyla yapılmakta. Kanser konusunda tek eksiğimiz kendimizi ulusal boyutta tanıtamamızdır. Baş boyun kanserlerinde ulusal boyutta çok iyi durumdayız. Ve Türkiye’nin her yerinden hasta akışımız var fakat kanserde bir bütün olarak hastanemizi tanıtma görevi de bu açılışlarla medya ve yerel yönetim desteğiyle gerçekleşecektir. Herkes şunu bilmeli ki ömürlerinin sonuna yaklaştığında her üç ya da dört kişiden biri kanserden ölecek. Kanser bu kadar önemli bir hastalık. Eğer iyi bir ekiple tedaviye yaklaşırsak bu ölümleri yarı yarıya azaltabiliriz ve hastanın normal yaşlılık süreciyle ölüme doğru kaydırabiliriz” diye konuştu.

ELKIRAN: KANSERE BAĞLI ÖLÜMLER İKİNCİ SIRADA

TÖTM Medikal Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tamer Elkıran, Dünya’da her yıl 12 milyon kişiye kanser tanısı konulduğunu, bu rakamların 10-15 yıl sonra yılda otuz milyona ulaşacağını anlatarak, şunları belirtti: “Türkiye'de ise bu sayı, yıllık 150-200 bin civarındadır. Birçok ülkede kansere bağlı ölüm oranı, kalp hastalıklarına bağlı ölümleri yakalamış hatta geçmiş durumdadır. Ülkemizde kansere bağlı ölümler yüzde 20’yle ikinci sıradadır. Çağın hastalığı olarak bilinen kanser, büyük bir oranda korunma önlemleriyle önlenebilir ve erken tanı ile tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu nedenle halkımızın kanser ve nedenleri konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Halkımıza sigara gibi kanser neden olan maddelerden ve hareketsiz yaşam tarzından uzak durmaları, uygun sağlıklı beslenme alışkanlıkları öğretilmelidir. Bu şekilde korunma önlemleri ile kanserle ilişkili ölümlerin üçte bir önlenebilmekte, geriye kalanlarda ise erken tanıyla ölüm oranları azaltılabilmektedir. Korunma ve erken tanı kadar uygun ve doğru tedavi de oldukça önemlidir. Kanserin tanı, tedavi ve takibi ekip çalışması denilen multidisipliner yaklaşımı gerektirmektedir. Medikal onkoloji uzmanları bu konuda orkestra şefi olarak tanımlayabileceğimiz en önemli role sahiptir.”

DAHA AZ YAN ETKİ

Hizmete alınan tomoterapi cihazının hastalara yan etkisinin daha az olduğunu buna karşın daha etkin radyoterapi uygulanabildiğini aktaran Elkıran, “Turgut Özal Tıp Merkezi Medikal Onkoloji Bölümü'nde her çeşit kanserin tanı ve tedavisi yapılmaktadır. Merkezimizde kemoterapi ve akıllı ilaç olarak bilinen hedefe yönelik biyolojik tedaviler gündüz tedavi ünitesinde, gerekli durumlarda ise onkoloji servisinde medikal onkoloji uzmanları gözetiminde konusunda eğitimli ve deneyimli onkoloji hemşireleri tarafından uygulanmaktadır. Kanser tedavisi zor ve uzun bir süreçtir. Bu süreçte sadece hastalar değil, hasta yakınları da oldukça etkilenmektedir. İl dışından gelen hasta ve hasta yakınlarının en büyük sorunlarından biri de kalacak yer sıkıntısıdır. Medikal Onkoloji Bölümü'ne çevre il ve ilçelerden çok sayıda hasta gelmektedir Üniversitemiz hasta konukevi, hasta ve refakatçılarının konaklama sorununu büyük ölçüde çözüme kavuşturmuştur” diye konuştu.

GÜROCAK: KANSER UMUTSUZ DEĞİL

Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Şimay Gürocak, erkeklerde en çok akciğer, mide, mesane, prostat ve kolorektal; kadınlarda ise meme, kolorektal, mide, uterus ve akciğer kanser türlerinin görüldüğünü söyleyerek, “Kanser hastalığı aslında umutsuz değil. Bütün kanser türlerini ele aldığımızda bunun yüzde 66’sının iyileştiğini biliyoruz. Tedaviye daha iyi yanıt veren meme, prostat, testit ve hoçkin kanseri gibi kanserlerde ise bu iyileşme oranları yüzde doksanlara kadar yanıt veriyor. Birçok kanser türünde erken tanı yapıldığı zaman bu iyileşme oranlarının daha da arttığını biliyoruz. Bu modern tedavi imkânları da her geçen gün artmakta ve ülkemizde de yurtdışında olan bütün makineler ülkemizde de bulunmakta. Bu nedenle hastalarımızın herhangi bir yere gitmesine gerek kalmıyor. Yurt dışındaki tedavi yöntemleriyle ülkemizdeki tedavi yöntemleri arasında hemen hemen hiç fark yok. Uluslararası bilgiye de kolay ulaşabildiğimiz için hastalarımızı yenilenmiş yöntemlerle tedavi edebiliyoruz. Etkin, kaliteli ve mali olarak karşılanabilir hizmetler ülkemizde ve artık şehrimizde de verilebilmektedir” dedi.

NOKTA ATIŞI YAPIYOR

Tomoterapi cihazının kanserli dokudaki en küçük hücreye nokta atışı yaparak yok edebildiğini bu nedenle de yan etkinin minimuma indiğini anlatan Gürocak, “Radyoterapinin kanser tedavisinde yüz yıllık bir geçmişi var. Radyoterapi seneler içinde daha modern cihazlarla birlikte çok daha kaliteli hizmet veriri oldu. Radyoterapi yapıldığı zaman önceki teknolojilerde sağlam dokunun korunma özelliği çok fazla olmadığı için yan etkileri çok fazla görüyorduk. Ama şuanda özellikle hizmete aldığımız Tomoterapi cihazında yoğunluk ayarlı tedavi dediğimiz bir tedaviyi çok rahat bir şekilde yapabiliyoruz. Bu yoğunluk ayarlı tedavide hastalıklı dokuları ve sağlam dokuları doktor tam olarak işaretleyebiliyor. Bu dokular işaretlendikten sonra hastalıklı dokulara nokta atışı ile tedavi edici dozu veriyoruz ve böylelikle sağlam dokuları koruyabiliyoruz. Hastalarımız iyileştiği zaman şu tarihte radyoterapi görmüştüm bunun yan etkileriyle yaşamak zorundayım gibi duygu yoğunluğu artık yaşamayacaklar. Hastalarımız artık iyileşecek ve ağız tadıyla yemek yiyebilecek” diye konuştu.

KİMLER KATILDI?

Törene; Malatya Valisi Vasip Şahin, Rektör Prof. Dr. Cemil Çelik, Belediye Başkan Yardımcısı Ertan Mumcu, Baro Başkanı Av. Eyüp Kutlubay, rektör yardımcıları, rektör danışmanları, fakülte dekanları, enstitü müdürleri, Malatya’daki birçok sivil toplum örgütünün temsilcileri, öğretim üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.