Yüzünüz Kızarcak mı?
Yaptığı efsane hizmetlerle rantiyenin ve küresel emperyalistlerin oyunlarını bozan 54. Erbakan Hükümetine tuzak kuranların yalanları bir kez daha ortaya çıktı.
28 ŞUBAT’IN SİVİL İŞBİRLİKÇİLERİNİN ERBAKAN HOCA’NIN DARBECİLERİN KARARLARINA BOYUN EĞDİĞİ İFTİRASINA CEVAP AÇIKLANAN TUTANAKLARDAN GELDİ… DEVLET SIRRI OLAN DÖNEMİN MGK TUTANAKLARI AÇIKLANDI, BİR GERÇEK DAHA İFTİRACILARIN YÜZüNDE TOKAT GİBİ PATLADI…
YÜZÜNÜZ KIZARACAK MI?
Yaptığı efsane hizmetlerle rantiyenin ve küresel emperyalistlerin oyunlarını bozan 54. Erbakan Hükümeti’ne tuzak kuranların yalanları bir kez daha ortaya çıktı. Tarihi 28 Şubat MGK’sının tutanaklarının açıklanması, Milli Gazete’nin birçok kez gündeme getirdiği MGK’daki 18 maddenin Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından imzalanmadığı gerçeğini resmi olarak da teyit etmiş oldu. Böylelikle, türlü çeşitli iftiralarla Erbakan’ı karalamaya çalışanların yalanları bir kez daha ayaklarına dolandı. Bu karanlık tezgâhların sorumlusu sinsi çevreler ve bugün o kurumların başında bulunanlar, yüzünüz kızaracak mı bilemiyoruz ama bari nezaketen de olsa çıkıp özür dileyin!
BİLİNÇLİ OLARAK YALANI SAVUNDULAR!
Yıllardır bazı kesimler tarafından Erbakan’ın tarihi MGK’daki 18 maddeyi imzaladığına ilişkin yapılan maksatlı yalan propagandası, yayımlanan tutanaklarla birlikte tuzla buz oldu. Yazdıkları kitaplarla, gazete ve televizyonlara verdikleri demeçlerle, devamlı surette ve bilinçli olarak bu yalanı pompalamayı sürdürenlere, “çamur at izi kalsın” mantığıyla Erbakan Hoca’ya kara çalmaya yeltenenlere, art niyetli kişi ve kurumlara en güzel cevap tutanaklardan geldi. MGK’nın resmi tutanakları, Erbakan’ın, milleti baskı altına almayı amaçlayan cuntanın imzalanması için direttiği 18 maddeyi imzalamadığını açıkça gösterdi. Tarih bir kez daha yüzleri gibi yürekleri de kararmış olanları hüsrana uğrattı. Erbakan, kendisine inanan ve güvenen milyonların yüzünü bir kez daha ağarttı.
O Rezil Manşetler Unutulmadı
CUNTA, Erbakan’ın belgeleri imzalamamasının ardından emrindeki gazetelere attırdığı manşetlerle iktidara mesaj göndermeyi sürdürdü. Hürriyet gazetesi vasıtasıyla, 1 Mart’ta “Tarihi karar”, 2 Mart’ta “Askerin 20 şartı”, 3 Mart’ta “Bunları yapın”, 4 Mart’ta “Ya uy ya çekil”, 6 Mart’ta ise “AYNEN İMZALADI” ve daha sonra da “Zorluk Çıkarmadı” manşetleriyle olmayan olmuş gibi gösterilirken, Erbakan da toplumun gözünde küçük düşürülmeye çalışıldı. Bazı gazeteler bu yalana teşne olmaktan oldukça mutluydu. Hatta o kadar ileri gidildi ki önemli bir kanaat önderinin ağzından ‘Beceremediniz Artık Bırakın’ manşeti ile Müslümanların da Erbakan’ı istemediği imajı bile oluşturmaya çalışıldı. O dönemin bir başka gazetesi olan Sabah ise en çirkin manşetleri atan medya organlarının başında yer aldı. Gazete o günlerde, “Hoca bu imza senin değil mi?”, “Muhtıra gibi brifing”, “Erbakan’ın imzaladığı işte 18 madde”, “Paşa paşa imzaladı” manşetleriyle iktidara karşı tetikçilik yaptı.
İşte “Savunan Adam”ın tarihi sözleri
9,5 saat süren tarihi toplantının sonlarına doğru 18 maddenin imzalanmasına ilişkin diyaloglar ise tutanaklarda en dikkat çeken husus. Toplantının sonunda Erbakan’ın sözleri cuntanın bütün planlarını bozarken, tarihi gecede yaşanan diyaloglar ise şu şekilde:
Demirel: Burada tartışılan konu siyasi değil, güvenlik siyasetidir, güvenliğe ilişkin tehditlerdir. Siyasi yer Bakanlar Kurulu’dur. Şimdi bu konu yeterlice tartışılmıştır. Önce basın bildirisini mi kararlaştıralım yoksa kararı mı?
Erbakan: Basın bildirisini önce okuyalım, kararlaştıralım. Şimdi 9 saatlik yoğun bir çalışmadan sonra bu kadar maddeyi sağlıklı olarak değerlendirerek sonuca ulaşmak doğru olmaz, onun için bunu daha sonra inceleyip kararlaştıralım.
Karadayı: Bunu 10 dakikada tamamlarız, yarına kalmasına gerek yok.
Erbakan: Bu gibi şeyler ayaküstü olacak işler değil, biz bunu bizim önümüze koydular, imzalamak zorunda kaldık diyemeyiz. Onun için bunu inceleyelim.
Demirel: Biz bunu yarına bırakalım, metin üzerinde bazı rötuşlar da yapmak mümkün. İmam hatip okulları ve Kur’an kursları kapatılıyor imajını yaratmayalım. Bu gibi yerleri Genel Sekreter (MGK Genel Sekreteri) yeniden düzenleyip yarın Genelkurmay Başkanı ve Başbakan ile görüşür ve neticelendirirsiniz.
Erbakan tarihi MGK ve sonrasında cunta tarafından sürekli ‘imzala’ tacizlerini savurdu. Erbakan, olayı uzun bir sürece yaymak için de Bakanlar Kurulu toplantılarını sürekli geciktirdi ve sonuç olarak o maddelere imza koymadı…
Türkiye’nin karanlık yıllarını sorgulamaya başladığı ve davaların ardı arkasına açıldığı şu günlerde 28 Şubat döneminde gerçekleştirilen post modern darbenin tarihi davası sürüyor. Öte yandan ise tarihi davaya ilişkin bilgilerde gün yüzüne bir bir çıkıyor. Milleti baskı altına almak için TSK’nın içindeki askeri cuntanın millete karşı başlattığı baskı kampanyasına o dönemde sadece tek başına Erbakan’ın direndiği MGK’nın tutanakları ile de sabitlendi. 28 Şubat 1997 günü öğleden sonra başlayan ve 9.5 saat süren tarihi MGK toplantısında Erbakan’ın cuntanın dayattığı 18 maddeyi imzalamadığı gerçeği gün yüzüne çıktı. 28 Şubat Davasını yürüten Ankara 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla iki hakimin açıklanmayan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tutanaklarının inceleyip mahkemeye sunmasıyla bir gerçek daha kanıtlandı. Türkiye’de yıllardır milleti baskı altına almayı amaçlayan, kesintisiz 8 yıllık eğitimi getiren, başörtüsüne ilişkin yasakları gündeme taşıyan 18 maddelik MGK kararlarını Erbakan’ın imzaladığına ilişkin bazı gruplar ve o dönemdeki medya aracılığıyla yapılan bombardıman haberlerinin hepsinin yalan olduğu kesinleşti. O gün başta cunta olmak üzere daha önceden hazırlanarak MGK’ya getirilen 18 maddeye karşı sadece Erbakan’ın direndiği ve belgeyi imzalamayarak, milleti büyük bir beladan kurtardığı anlaşıldı. Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın o günkü tavrı ise takdire şayan olduğu tutanaklara yansımış. Tarihi tutanaklar, iç ve dış güçlerin meşru hükümete karşı ortaya koyduğu baskıyı tek başına göğüsleyen Erbakan’ın cunta yapısına karşı sarf ettiği sözler dikkate alınınca o günlerde cuntacıların yanında yer alan, sesini soluğunu kesen kesimlere karşı tarihi bir belge niteliğinde. Gece yarısına kadar süren toplantı sonrası Başbakan’ın önüne daha önceden hazırlanıp konulan 18 maddeyi imzalamayan Erbakan’ın ‘Ayak üstü bu işler olmaz. Önümüze koydular imzaladık diyemeyiz. Onun için bunu inceleyelim’ sözleri de tarihi belgede yer alan en dikkat çeken ifade.
Savunan Adamın Tarihi Sözleri
9,5 saat süren tarihi toplantının sonlarına doğru 18 maddenin imzalanmasına ilişkin diyaloglar ise tutanaklarda en dikkat çeken husus. Toplantının sonunda Erbakan’ın sözleri cuntanın bütün planlarını bozarken, tarihi gecede yaşanan diyaloglar ise şu şekilde: Demirel: Burada tartışılan konu siyasi değil, güvenlik siyasetidir, güvenliğe ilişkin tehditlerdir. Siyasi yer Bakanlar Kurulu’dur. Şimdi bu konu yeterlice tartışılmıştır. Önce basın bildirisini mi kararlaştıralım yoksa kararı mı? Erbakan: Basın bildirisini önce okuyalım, kararlaştıralım. Şimdi 9 saatlik yoğun bir çalışmadan sonra bu kadar maddeyi sağlıklı olarak değerlendirerek sonuca ulaşmak doğru olmaz, onun için bunu daha sonra inceleyip kararlaştıralım. Karadayı: Bunu 10 dakikada tamamlarız, yarına kalmasına gerek yok. Erbakan: Bu gibi şeyler ayaküstü olacak işler değil, biz bunu bizim önümüze koydular, imzalamak zorunda kaldık diyemeyiz. Onun için bunu inceleyelim. Demirel: Biz bunu yarına bırakalım, metin üzerinde bazı rötuşlar da yapmak mümkün. İmam hatip okulları ve Kur’an kursları kapatılıyor imajını yaratmayalım. Bu gibi yerleri Genel Sekreter (MGK genel sekreteri) yeniden düzenleyip yarın Genelkurmay Başkanı ve Başbakan ile görüşür ve neticelendirirsiniz
İmzaladı diyenlerin yüzü kızaracak mı?
Erbakan’a 18 maddeyi imzalatamayan cunta daha sonra ise başka yollara başvurarak, iktidarı yıpratma yoluna gitti. Sonraki süreçte cunta elinde baskı aracı olan medya aracılığıyla Erbakan’ı ve hükümetini yıpratmak için ‘imzaladı’ diyerek manşetler attı. Toplumu kendi istekleri doğrultusunda yönlendirmek için ise bir çok sivil toplum kuruluşu ve bazı oluşumları da etkisini alan o dönemdeki cunta, bu mütedeyyin kesimler aracılığıyla da halkın içine, ‘Erbakan tıpış tıpış imzaladı, o milletin karşısında biri, dik duramadı, koltuğa yapıştı’ gibi dezenformasyon bilgileri ile de yıpratma faaliyetlerini sürdürdü. Bu yıpratma faaliyetleri çerçevesinde mütedeyyin kesimin önde gelen liderleri ve o dönemdeki köşe yazarları da cuntanın maşası olarak Erbakan’ı suçlayarak, kendi kitlelerini bu minvalde yönlendirmeye çalıştı. Tarihi gecenin sonrasında ise yaşananlar tam bir tiyatro. Erbakan’ın imzalamamasından sonra gazete manşetleri ile sürekli iktidara mesaj gönderen cunta, Hürriyet Gazetesi üzerinden, 1 Martta ‘Tarihi karar’, 2 Marta ‘Askerin 20 şartı’, 3 Martta ‘Bunları yapın’, 4 Martta ‘Ya uy ya çekil’, 6 Martta ise ‘AYNEN İMZALADI’ ve daha sonra ‘Zorluk Çıkarmadı’ manşetleri ile iktidarı zora sokmayı amaçladılar. O süreçte gazete topluma da Erbakan’ın imzaladığını söyleyerek, toplumun gözünde Erbakan’ı küçük düşürme faaliyetlerini sürdürdü. Hatta o kadar ileri gitti ki sözü edilen gazete, önemli bir liderin ağzından da ‘Beceremediniz Artık Bırakın’ manşeti ile Müslümanların da Erbakan’ı istemediği imajını oluşturmaya çalıştı. O dönemin bir başka gazetesi olan Sabah ise en çirkin manşetleri atan medya organlarının başında yer alıyordu. Gazete o günlerde, ‘Hoca bu imza senin değil mi?’, ‘Muhtıra gibi brifing’, Erbakan’ın imzaladığı ‘İşte 18 Madde’, ‘Paşa paşa imzaladı’ manşetleri atarak yalanla iktidarı yıpratma işlevi görüyordu. Ve son olarak müteddeyin gazetelerden birisi de Refah-Yol Hükümeti yerine kurulan ANASOL-M için ‘HAYIRLI OLSUN’ manşeti atarak, milleti baskı altına alan, 8 yıllık eğitimi zorunlu yapan, başörtüsü yasağını getiren kararları uygulayan hükümet için de bu ifadeleri kullanıyordu.
Kaynak: Milli gazete
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.